SOSYAL KİMLİKSİZLİĞİMİZ
Sosyal medyanın hayatımıza kazandır(ama)dıkları
"Bugün sosyal medyada faydalı ne yaptın?" |
Sosyal medya artık hayatımızın parçası, hatta önemli bir parçası. Kimilerimiz sosyal medya hesap bildirimlerini kontrol etmeksizin on beş dakika geçiremezken, bu dünyanın tamamen dışında kalmayı başarabilenler de var.
Sosyal medyayı hayatımızın böylesine önemli bir parçası haline getiren nedir? Bu yayınımızda sosyal medyanın insanlar üzerindeki psikolojik ve fiziksel etkileri üzerinde duracağız.
Ekranlar, sosyal dünyaya açılan pencerelerimiz. Bu ekranların yaydığı mavi ışık ise göz ve uyku sağlığımız için tehdit oluşturuyor.
Melatonin isimli hormonu duymamış olabilirsiniz. Basit tabirle melatonin, epizfiz bezinde uyku esnasında salgılanan ve birçok önemli göreviyle birlikte uyku kalitesini de artıran bir hormondur.
Melatonin hormonunun molekül yapısı. |
Peki hangimiz yatağa girmeden hemen önce ya da yataktayken son bildirimlerimizi, mesajlarımızı kontrol etmiyoruz? Hatta, "Yemekten uyuyancaya kadarki vaktinin büyük kısmını sosyal medyada geçirenler!" şeklinde bir hitapta bulunsam birçoğumuz üzerine alınacak. Sürekli olarak cep telefonu, bilgisayar kullanımının yol açtığı duruş ve kemik gelişimi sorunlarına ne demeli, özellikle büyüme çağındaki çocuklar ve ergenler için bu durum daha da önemli.
Facebook'u gözetlemeci** şekilde kullanan kullanıcılarda, basitçe iletişim kurmak için kullanan kullanıcılarda görülmeyen depresyon belirtilerine rastlandı. Bu şekildeki kullanımda insanlar arkadaşları ve kendi hayatları arasında karşılaştırmalarda bulunuyorlar. Pahalı mülklere, mutlu hayatlara dair paylaşımlar gıpta doğurabiliyor kullanıcılar arasında.***
Yazıdan belirli bir kesit aktardıktan sonra kendi düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
İnsanların sosyal medyayı kullanırken ve hayatlarının belirli kısımlarını paylaşırken her zaman en iyi anları/pozları şeçtikleri aşikar. Herkes en mükemmel anını paylaşıyor. Mükemmel tatiller, pahalı arabalar ya da genel manada sizinkinden daha iyi bir hayat görmek insanda gıpta* uyandırıyor. Gıptanın insana depresyon getirdiği ise kanıtlanmış durumda.
Hiçkimsenin hayatı dışarıdan göründüğü gibi değildir. Bizler başkalarının hayatlarına bakıp kendi hayatımızı yaşanmaz hale getirmek yerine elimizdekilere şükretmeyi öğrenmeliyiz. Tabii ki burada şükredip yan gelip yatmaktan bahsetmiyorum. Bilakis, sosyal medyada mükemmel(!) hayatları izlemekle kaybedilen zamanın o hayatları kazanmak için çalışmaya ve öz gelişime harcanması gerektiğini düşünüyorum.
Yazımız boyunca sosyal medyanın yeniden şekillendirdiği dünyadaki psikolojik ve fiziksel etkilerinden kısaca bahsettik ve gördük ki sosyal medya yanlış kullanılırsa bize yarar sağlamak yerine zarar verebilir.
Sizlere soruyorum ve lütfen siz de kendinize sorun ve dürüstçe cevap verin: Bugün kaçımız sosyal medyayı gerçekten yakınlarımızla iletişim halinde kalmak için kullanıyoruz?
Sosyal medyadaki takipçilerimizle paylaştığımız anılarımız aile albümünde sakladığımız fotoğrafların sıcaklığında, masumluğunda, doğallığında mı?
Yoksa bizi biz yapan kişiliklerimizin üstüne sosyal(!) medya profillerimizden maskeler mi takıyoruz?
"ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!"
Sanal kimliklerimizi asıl karakterimizden farklı inşa etmemeliyiz. Aksi taktirde ne olduğumuz gibi görünebiliriz ne de göründüğümüz gibi olabiliriz.
Dipnotlar:
*:Gıpta kelimesini kasten seçtim çünkü gıpta etmek, kıskanmaktan farklıdır. Gıpta eden insan gıpta ettiği varlığa veya bu varlığın sahibine karşı olumsuz bir düşünce yahut tutumda bulunmaz. Yani sosyal medyanın bize depresyon getirmesi için kıskanç bir insan olmamız şart değildir ayrıca insanların belirli bir kısmı kendisinde olmayana karşı gıpta eder, diğer bir kısmı kıskanır, çok az bir kısmı başkalarının üstün taraflarını umursamaz. İngilizce orijinal metindeki "envy" kelimesinin de tam karşılığı.
**:"Gözetlemeci sosyal medya kullanımı" terimi alıntılanan metnin orijinal dili olan İngilizce'de "surveillance use" şeklinde tanımlanmıştı. Bu terimin Türkçe'de tam olarak karşılığını bulamadığım için bu şekilde çevirdim. Dilerseniz araştırabilirsiniz.
***:Bahsedilen yayının orijinal dili olan İngilizce'den birebir çeviri yapmadım, kendimce özetledim. Yayının tamamına bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Kaynaklar:
http://cultureandyouth.org/social-media/research-social-media/social-media-and-depression/
http://www.dogalveguzel.com/melatonin-hormonu-ve-melatonin-ile-uyku-arasindaki-iliski.html
https://munews.missouri.edu/news-releases/2015/0203-if-facebook-use-causes-envy-depression-could-follow/
Yorumlar
Yorum Gönder